Kayıtlar

Ağustos, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tuğçe Işınsu - 'OL' der ve OLUR

 Kun Fe Yekun - Bakara Suresi 117. Ayet "Eğer size Allah yardım ederse, artık hiç kimse sizi mağlup edemez." (Al-i İmran 3/160) "Gücünü bil. Kendine inanmazsan insanlar da sana inanmayacak." "Senin eşin benzerin yok. Allah boş yere hiçbir şey yaratmaz. Değerine inan." "Herkesin, her şeyin, bütünün hayrına olanı yap." "Cesur insan hayal kurar ve bir gün bunları yaşar." "Bu dünyaya boş yere gelmedin: Yaşam amacını bul." "Enerjini boşa harcama, daha az konuş, daha çok düşün." "Şans dediğin şey aslında sensin. İçe dön..." "Fazla fedakarlık kişinin kendi kul hakkına girmesidir, enerjini kendine kullan." "Kendini sev, sevmiyorsan sana bunu kanıtlamak için, seni sevmeyenler etrafında çoğalır." "Önce kendini mutlu et, başkaları sonra geliyor..." "Sen hiçbir şeyin mutlak ve tek sahibi değilsin, bu dünyadan gelip geçiyorsun, her şey burası değil, bunu unutmadığında hafiflersin......

Cahit Sıtkı Tarancı - Otuz Beş Yaş : Bütün Şiirleri

 “Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.” “Gerçekten güzel bir şey yazmanın insana verdiği haz, az şey midir?” “Gel yine gönlümde kur gönlünün çadırını!” “Bir kadın gördüm ki ben beyaz güller içinde.” “Ve bu ahenkle sarhoş, ister misin sevgilim, Hiç sonu gelmeyecek bir ömür geçirelim?” “Ben bu dünyaya yanlış gelmiş olacağım ben, / Ben öyle her insandan, o kadar uzağım ben.” “Aşkımız çıkmaz sokak, vuslat imkansız.” “Olmazlara meylim var.” “Ne kalp isterdim, ne baş!” “Yalnız aşkta, kumarda, hayalde değil, / Her adımda bir şeyler kaybediyoruz.” “Issız sahilde akşamları, / Dertleşen benim umman ile.” “Ben bir kara parçasıyım o deniz \ Ne ben onsuz ederim ne o bensiz” “Sevmek devam eden en güzel huyum / İnsan bir kere sever hayatında” “Ne doğan güne hükmüm geçer, / Ne halden anlayan bulunur” “Güzelsin ya, ne olursan ol, girdin hikayeme;” “Ne yardan geçilir, ne serden; / Korkuyorum bu gecelerden, / Bel bağladığım tepelerden / Gün doğmayabilir bir daha.” “Alemde gündüz gönlüme işkencedir; / Ben...

Gülten Akın - Deli Kızın Türküsü

 “Ah kimsenin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya.” “Tepeden tırnağa bir usanmışlık.” “Kaçtıkça kendinizden kendinizden/ Dışarıya adandıkça/ Çoğaldı güçsüzlüğünüz” “Sana büyük caddelerden birinde rastlasam/ Elimi uzatsam tutsam götürsem/ Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak/ Anlasan” “Elimi uzatsam tutamasam/ Olanca sevgimi yalnızlığımı/ Düşünsem hayır düşünmesem/ Senin hiç haberin olmasa/ Senin hiç haberin olmaz ki/ Başlar biter kendi kendine o türkü” “Beni ya sevmeli ya öldürmeli” “Dünya seninle de sensiz de aydınlık” “Erkekler atları alır gider/ Kadınlar kalırdı kedilerle/ Tek gözlü ve ürkek gecelerde” “Deli kız kendiyle kalacak” “Tanımıyor kimse kimseyi/ Ve kendini tanımak istemiyor/ İnsan tanımazsa kendini insan/ Nasıl varolabilir” “Gün senin / Dünle gitti yitirdiğin / Ve yarın kesenkes / Bulutla yağmurla / Dirileceksin” “Kendinin zalimi bir kent/ Kendinin zalimi bir kadınla/ nasıl arkadaş olabilir” “Yakınımda çok yakınımda/ sesine konan kuşları duyuyorum/ dokunamadıkça var...

-Hayat Çok Kısa-

 Pozitiflik yaymak benden sorulur gençler. Hele eskiden görecektiniz siz beni! Tam bir Pollyanna :) Sonra da bu kadarı bu hayatta fazla demiş olmalıyım ki dozu düşürmüşüm :D Neyse. Yalnız pozitif olmakla bunu karşımdakine yansıtmakta aşırı zorlandığım bir konu var ki o da bir yakınımın kanser tedavisi görüyor olmasıyla birlikte ortaya çıktı. Ben ki kucağında büyümüşüm, tüm ilkleri ondan öğrenmişim, tüm yaşlarımda izi kalmış, ben büyümüşüm o yaşlanmış... Şimdi ölümle yüz yüze gelmiş. En çok saçmalayıp güldürmem, moral vermem gereken zamanda bu bana o kadar zor geliyor ki... Sürekli gülümseyen, kahkahalar atan bir tip olmama rağmen ilk kez bu kadar zorlanıyorum gülerken; çünkü eşzamanlı olarak içimde fırtınalar kopuyor. Kemoterapi süreci, yan etkiler, saç dökülmeleri, bitmeyen hastane randevuları ve testler... Herkesin çaresizliğini gözlemlemek, kimsenin elinden hiçbir şeyin gelmiyor olması gerçeği... Gerçekten gülebildiğim tek anlarsa güzel çıkan test sonuçları oluyor. Yaşarken kaçı...

-Ruhum Romantik-

 Klasik bir tartışma: kalp mi mantık mı? Arkadaşlar olmuyor. Vallahi olmuyor. Ne kadar uğraşsam da olmuyor... Evet yaşamla ilgili önemli kararları iş eğitim vb mantık çerçevesinde alıp yaşadım bugüne kadar ama bırakamıyorum kalbi de bir tarafa. Ruhum romantik herhal :) Şaka bir yana, duygular hep ağır basıyor kişisel hayatla ilgili mevzularda. Bu yaşama bir kez gelmişiz, yaşayıp göçüp gideceğiz işte... İçimden geçenleri yapmadan bunu tüketemem ki nasıl olabilir böyle bir şey. Ki edebiyat, sanat, müzik gibi hayatı yaşanabilir kılan her şey, bu duyguların yani yüreğin eseriyken. Siz yapabiliyorsanız yapın da ben sanırım yapamıyorum. Belki de özümde hala kitaplar okuyan ve hayaller kuran aynı küçük kızım. Başka türlü bakamıyorum dünyaya. Çünkü çekilmiyor :)

-Benden Söylemesi-

 En zor şeyleri bile yaşasanız, illa ki elinizden tutuyor sevdikleriniz... O kadar önemli ki insan biriktirmek; bir kez daha anladım. En dibe battığımızda tutup çıkaran, "sen bu değilsin, böyle olamazsın, böyle olmamalısın" diyen, en kara günlerde yanımızda olan dostlarımız iyi ki varlar. Bunun cinsiyeti yok. Belli birileri de değil ama birden çok birileri. İyi ki de öyle. Senin içini bilen, kalbini bilen, değerini bilip değer veren gerçek dostlar edinmek öyle önemli ki bu hayatta. Sen hiçbir şey söylemeden senin iyi olmadığını anlayan, kimisini yıllardır tanıdığın kimisini sonradan edindiğin güzel dostlar. Bazısı okul arkadaşın, bazısı dert ortağın, bazısı eğlence zamanı oyun arkadaşın, bazısı seni kısa sürede çözmüş, kimisi yıllarla öğrenmiş seni... Bazısı da eski öğrencindir, büyümüştür de büyük sözler etmeye hayatı çözmeye başlamıştır :) . Son süreçte böyle güzel birçok dost tuttu elimden, düştüğüm karanlıklardan çukurlardan çektiler beni. Herkes kendi bildiği şekilde, he...

Cicero says:

 “A room without books is like a body without a soul.”

Ayşe Sarısayın - Denize Yazıldı

 “Hep derim ya, ben yazarken çözülenlerdenim, yazarken daha iyi anlayabiliyorum kendimi ve anlatabiliyorum aynı zamanda.” “bu berbat ve bir o kadar da güzel dünya” “Ne türden bir metin olacağını düşünmenin de anlamı yoktu, yazarken yol nereye götürürse oraya gidilecek, duyguların yönlendirmesine teslim olunacaktı - yazdığım her metinde olduğu gibi.” “Az konuşan, çoğu zaman konuşmamayı tercih eden, konuştuğunda bir geçmiş zaman bilgesini hatırlatan bir adam.” “Ancak Elif, sabırlı ve meraklı bir dinleyiciydi, her şeyi öğrenme isteği, doğrudan ilgi alanı olsun olmasın her konuya nezaketle yaklaşması bizi de yakınlaştırmıştı zaman içinde.” “Yemeyi, içmeyi, hayatı seven. Umutları olan.” “Sen değil miydin hep olumlu yaklaşan, moralini bozmayıp toparlamaya çalışan?” “Sen gittin ve her şey başka bir şey oldu.” “Her şey geçip gidiyor sonuçta. Kalan izler yaşam boyu taşınacak.” “Yazılı olan her şeyde başka bir çekicilik bulmaktadır çünkü.” “Elif’in şeffaflığı, daha sonraları sıkça tanık olup...

Cahit Zarifoğlu der ki:

“Bir duruşu olmalı insanın. Bir bakışı, bir anlayışı, bir aşkı, bir davası olmalı.”