İlber Ortaylı- İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? Kendini İnşa Etmenin Yolları
“Sadece Türkiye’dekilerin değil, belki de tüm dağınık toplumlardaki insanların en büyük sorunu zamanı kullanamamalarıdır. Zamanı kullanmak demek, hayatın nimetleriyle ya da yakınlarınızla alakanızı kesip kendinizi işinize yoğunlaştırmak demek değildir. Tam aksine işinizin dışında hem gezip görmeniz hem de yakınlarınızın arasında mutluluğu bularak işinizi de yürütebilmenizdir. Elbette hayatın ve dünyanın tadını da çıkarabilmenizdir. Bu durumda şüphesiz ki çalışma saatinizi, gününüzü, iş çevreniz ve aile çevrenizle olan alakanızı iyi planlamanız gerekiyor. Ben hayatımda bunu beceren çok az Türk gördüm. Halbuki imkansız değildir. Birkaç prensibe riayet edilirse başarılabilir.”
“Zaman iyi kullanıldığında, yani iyi bir zaman mühendisi olduğunuz takdirde altından kalkamayacağınız bir iş yoktur.”
“Her bir hayat kıymetlidir, lütfen hayatınız üzerine düşününüz ve yazınız.”
“düşük beklentiler hapishanesi -Bowen Paulle”
“Ne olursa olsun, beklentiyi düşürmemek gerekiyor.”
“Çıtayı düşürmemek… Bugün birinci ödevimiz bu.”
“Yaşam uzundur ama iyi değerlendirirseniz…”
“Bakınız, Türkiye’de insanlar hep kabından çıkmak ister ama nasıl çıkacağını bilemez. Eğitimlisi de bilemez, eğitimsizi de.”
“Üstelik ne zaman çok çalışmak, çok yorulmak, hangi dönemleri dinlenceyle geçirmek gerektiğini de bilmiyorlar. Mesela şimdi sen 40’ını geçtin. Önemli bir eşikte durduğunu bilmelisin. O yaşa gelinceye dek çok çalış. Neredeyse nefes almadan çalış; 40’tan sonra da çalış ama o yaşlar daha çok mütalaa, değerlendirme ve zaman planlaması ile geçmeli. Artık verim almaya başlarsın. Bu önemlidir. 20’li, 30’lu yaşlarında çalışacaksın. Ertelemeden çalışacaksın. Bunu yapmak için de demek ki hedefini önceden koyacaksın. Hedefin olacak ki o doğrultuda çalışabileceksin. Sonra da meyvelerini toplayacaksın. Bunları ertelersen bütün düzen bozulur.”
“Çok açık ki insanın ne zaman çalışacağını, ne zaman duracağını bilmesi lazımdır. Tüm bu tempoya hazırlıklı olabilmek için zihinsel hazırlığın yanı sıra fiziksel olarak da kendine ihtimam göstermelidir.”
“Zorlukların üstesinden gelmek ve ayakta kalmak için önce hedefi koymak, sonra o hedefe inanmak ve ona göre çalışmak gerekir.”
“Ya bir yol bulacağım ya bir yol yapacağım.-Aut viam invanieam aut faciam.-General Hannibal”
“Tarık bin Ziyad’ın gemileri yakması”
“Bir yol tıkalıysa diğerinden gidersiniz, o da yoksa üçüncü yolu siz yaratırsınız. Bu, bütün hayatınız için geçerlidir. Ancak bir defa geçtiğiniz yoldan bir daha geri dönmeyeceksiniz. Çünkü lüzumsuz geri dönüş başarısızlıktır, tekrara düşmektir, ufku kapatmaktır.”
“Çok önemli bir şey daha: Bazı yollardan da artık gitmemeyi kendiniz seçersiniz.”
“Mustafa Kemal’in “Olmaz,” ifadesini kabul etmediği”
“Çok açık ki çoğu insanın yol açmaya cesareti yoktur. Ya sağa döner ya sola; üçüncü bir yoldan yürümek istemez. Hep hazır yola sapmaya çalışır. Kendi taş yolunu döşeme gayretini bir türlü saf etmez. Bu bir cüret, cesaret meselesidir. Ama şunu bilin ki azizim, hayatta ancak kendi fillerini Alp Dağı'ndan aşıran, aşırmayı düşleyen insanlar başarılı olur. Bu insanların sayıları çok azdır. Onlara da ilkin "Sen deli misin" diye sorarlar. "Kardeşim, sen deli misin de fillerini dağdan aşırmaya kalkıyorsun?" Emin olun, o dönemde, filler buradan geçer mi diye düşünerek Hannibal'e bile deli gözüyle bakmışlardır. Ama Hannibal'in kendisi de muhakkak fili güdenlere danışmıştır; bir deneyini yapmıştır. Ne olur, nasıl olur? Stratejisini kurmuştur. Neticede de başarmıştır. Geriye de bu laf kalmıştır. Delilikse delilik... Ama yol açıldı."
"Şurası çok açık ki büyük bir insanın kendi hikayesini yazabilmesi de çok önemlidir."
"Bir hedef bulacaksınız, o uğurda çalışacaksınız, hedefinizi gerçekleştirmek için bir yol arayacaksınız, yol yoksa da o yolu yapacaksınız. Hayattaki gayemiz budur."
"Kişi, yaptıklarını iyi ve ölçülü yapmaya odaklanmalıdır."
"Kişinin duraklamadan, saçmalamadan, olayları ve yapacağı işleri birbirine geçirmeden, karıştırmadan düzenli bir şekilde, enerjik ve tez canlı olarak gününü doldurması önemlidir. Bu, verimdir. İyi bir zaman mühendisliği ile mümkündür."
"Genç insanlar zamana zaten çok kolay hükmediyorlar...Bünye müsaittir çünkü. Yaşlandıkça bünye yıpranır, bu yetenekler de aşınır. O yüzden enerji varken o enerjiyle işlemek, iş görmek gerekir."
"Bir de zamanının bir damlasını bile boşa harcamayanlar var. O kadar ki uykularından bile çalmışlar. Atatürk'ün az uyuduğu bilinir örneğin."
"Mustafa Kemal de uykusuz insanlardandır. Az uyuyor, düzensiz uyuyor; bu bilinir.[...] O yüzden de sağlık bakımından çabuk çöktü. Mustafa Kemal'in huyu gençliğinden beri aynıdır, az uyur. Kurmaylığında da öyleydi. Bol kitap okuyor, yalnız kalıyor, düşünüyor ve ister istemez az uyuyor. Düşünebilmek için yalnız kalmaya ihtiyaç duyuyor. Ne zaman yalnız kalınabilir peki? Bellidir bu. İnsan geceleri yalnız kalır. Demek ki Mustafa Kemal de yalnızlığını dürdürebilmek için uykusundan feragat etmiştir."
"İnsandan insana değişir. Demek ki Mustafa Kemal Paşa gibilerin bir farkı var. Onlar uyumadıkları süreyi okuyarak, düşünerek, yazarak, çalışarak geçirmişler. Mesele her zaman konsantre olmaktır. Mustafa Kemal Paşa gibi bir dahi de olsan, odaklanacağın bir zaman bulmaya bakacak, tek başına düşüneceksin. İlla bir koltuğa tüne, kukumav kuşu gibi düşün demiyorum. Okuyarak düşüneceksin, yazarak düşüneceksin, hatta gezerek düşüneceksin. "İnsan en iyi trende düşünür," demiştik daha önce. Şüphesiz ki bunun için de o seyahatte dahi insanın yalnız kalması lazımdır. Yalnız kalacaksınız ki düşüncelerinizi bir sıraya sokacaksınız."
"Bir de uykusuz kalmaya çalışanlar vardır. Mesela Balzac. Biliyorsunuz, kendisi tam bir kahve müptelası... Ayakta duracak ki romanlarını yazsın."
"... alışkanlığın dışına çıkanları konuşuyoruz. Birçok insan 50'sinde bitirmiş işini; öylece durmuş, çabalamayı bırakmış. Peki, kimler çıkmış rutinin dışına? Cicero çıktı mesela, Plutarkhos çıktı, İbn Haldun çıktı..."
"İşte bu bir sisteme dayalı, verimli çalışmaktır; kendi zamanına hakim olmaktır."
"Ama ne yapıp ettiler; bu saydığımız isimler ve daha nicesi, eserlerini ortaya koydular. Rutinin dışında işler yaptılar...Ama şunu unutmamalı: Her çağı farklı kılan yönler vardır. Çok açık ki disiplin, çalışma biçimi ya da öteden beri konuştuğumuz zaman kavrayışı döneme göre değişir. Sizlerin, özellikle de genç yaşta olanların çağlardan beri değişmeyen unsurlara odaklanması beklenir. Nedir bunlar? Yalnız kalma becerisi, konsantrasyon (yoğunlaşma) ve bu sayede düşünüp üretebilme becerisi."
"Bakınız, bugün zaman düne göre kıymetli değildir. Ama zamanı değerlendirme arayışı her çağda kıymetlidir. Şüphesiz ki alışılageldik işlerin dışına çıkanlar için zaman yönetimi dün de bugün de önem arz ediyordu. Bugün elinizdeki akıllı telefonlarla gerçekten yalnız kalmanız, bir noktada yoğunlaşıp düşünmeniz zordur. Ama içinizden bunu becerecek olanlar önemli işler üretmeye adaydır."