Öğretmenlik

     Ülkemizde neredeyse herkesin bir fikir sahibi olduğu, herkesin kafasına göre atıp tutabildiği eleştirebildiği, kolay iş, rahat iş olarak gördüğü ve hatta kimilerinin prestijsizleştirdiği bir meslek var. Öğretmenlik... Evet öğretmenlik öğretmenler dışında herkese göre çok kolay bir meslek ve hatta çok da iyi bir meslekten saymıyor artık insanlar ve de aldıkları ücretin gereksiz fazla, yaptıkları tatilin gereksiz uzun olduğuna dair nutukların sayısı sayılamayacak kadar fazla. Ücreti konusunda yurtdışındaki standartlara göre ülkemiz çok geride olsa da, vicdanen Türkiye şartlarında ortalamanın üstünde denilebilecek ve şükredilmeye mecbur bırakıldığımız bir ücrete sahip bir meslek öğretmenlik. O gereksiz uzun olduğu düşünülen tatil olmasa öğretmenlerin ruh sağlığını koruması mümkün olamazdı diye düşünüyorum ben kendimce. Dışarıdan çok kolay bir iş görünse de işin mutfağından öyle değil çünkü... Doğan Cüceloğlu ve İrfan Erdoğan'ın Öğretmen Olmak kitabındaki gibi öğretmenlik yapmaya değil öğretmen olmaya çalışmak öğretmenlerin çabasıyken, öğretmenlik mesleği eskiden çok saygınken, bugün insanların bu mesleğin prestijini düşürmeleri acı verici. Geçenlerde bir teyze üç üniversite bitirip öğretmen olduğumu öğrenince bana üzüldü ve hatta acıdı inanabiliyor musunuz? Başka bir iş neden yapmıyorsun ve madem o kadar başarılısın neden başka bir şey okumadın diye sordu. Komedi! Oysa bu mesleği ben kendim seçtim ve isteyerek severek yapıyorum tüm zorlukları, artıları ve eksileriyle kendimi geliştirmeye çalışarak... "Zor meslek mi, hadi canım!" dediğinizi duyar gibiyim. Evet zor meslek. Bilenin bilmeyenin işinizi eleştirdiği, asıp kestiği, hatta işini öğretmeye çalıştığı bir meslek öğretmenlik. Çeşit çeşit insanla tek tek uğraştığın, ilgilendiğin, sabır ve tahammül gösterdiğin; aynı zamanda da kalplerine ve karakterlerine dokunmaya çalıştığın bir meslek. Bilgi ulaşılabilirleştikçe insanlar daha da mı cahilleşiyor emin değilim ama bazen öyle şeyler oluyor ki ne yapacağını şaşırıyor öğretmen. Kıymetsiz hissedebiliyor, saygısızlık görebiliyor, enerjisini boşa tükettiğini düşünebiliyor ama yine de bir yerde sevgi ve şefkatle yoluna devam edebiliyor mesleğinin iyi yönlerine sarılarak... Öğretmen tamamen korumasız kalabiliyor, hakarete uğrayabiliyor, dayak yiyebiliyor, yaralanabiliyor, öldürülebiliyor... Kendini korumak için ne yapsa suçlu çıkabiliyor, derdini anlatamayabiliyor, hatta mesleğini de kaybedebiliyor.. Şimdi bir daha oturun düşünün derim; çok mu kolay meslek gerçekten? Yargıcı birden çok, psikolojiyi koruma garantisi yok, hatta can güvenliği bile yok! Ve tüm amaç bilgi aktarmak, karaktere kalbe dokunmak. Bu kadar kutsal bir uğraşı bu kadar değersizleştirmek sizce ne kadar adil peki? "Dedeye" değil öğretmenlere "sahip çıkalım" :) İşleri zor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Celal Şengör- Senin Cahilliğin Benim Yaşamımı Etkiliyor

Müthiş Psikoloji - Hayır Diyebilme Sanatı

İlber Ortaylı- İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? Kendini İnşa Etmenin Yolları