Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İnsanoğlu

     O beni çok seviyor beni üzmez demeyin, üzer. O beni asla kıramaz demeyin, kırar. Ağlatmaz demeyin, ağlatır. İnsanoğlu, insanoğluna her şeyi yapabilir. Asla emin olamazsınız.

Gerçek Siz

     Şu konuda bir anlaşalım: bir dışarıdan görünen siz var, bir de "gerçek siz". İnsan farklı görünebilir farklı gösterebilir, bilinçaltı etkisiyle çok farklı hareket edebilir vs... Fakat içinizde bir "gerçek siz" vardır. İçinizdeki küçük çocuğun sesidir bu "gerçek siz". Dışarıya istediğinizi yansıtın, içeride o çocuk yine de savunmasızdır ve küçücüktür. Yaşam boyu, o minik kızı/erkeği yanınızda mecburen taşıyacaksınız ve "asıl siz"i asla susturamayacaksınız.

-Ömür Boyu Geçmeyecek-

     Hayattaki en büyük derdiniz ailenizse eğer, üzgünüm gençler ömür boyu geçmeyecek bu dert... Herkesi hayatınızdan kolayca çıkarabilirsiniz, anılarınızı silebilirsiniz, kendinizden uzaklaştırabilirsiniz fakat aileniz söz konusu olduğunda bunların hiçbiri kolay değildir. Yaşam şekliniz istediğiniz kadar değişsin gelişsin, aynı sorunları yaşamaya illa ki devam edeceksiniz. En kötüsü de bazı sorunların çözümünü bulamayacaksınız, halledemeyeceksiniz. Her ne yaşarsanız yaşayın, bir yerde illa ki kabullenip yolunuza devam edeceksiniz. Yalnızca sizi çok yakından tanıyanlar, içinizi açtığınız birkaç kişi görecek çocukluğunuzdan kalma yara izlerinizi; gerisinin ruhu duymayacak. 

Samimiyet

     İlişkilerde samimiyet çok önemli. Yalandan yüze gülen arkadan iş çeviren mahluklardan Allah hepimizi korusun gerçekten. Bu yüzyıldan mı insanların zamanı bahane olarak kullanmalarından mı bilmem, ama insan ilişkilerinde kesinlikle eski sıcaklık yok. Herkes herkesi her an harcayabiliyor. Tüketim toplumu, insanı da hemen tüketiveriyor. Her şey gibi, hevesi geçene kadar...

Yürüyen Kibirler

     Bazı insanlar o kadar kibirli ki, kibirinden önünü göremiyor desem yeri. Herkese yukarıdan bakmalar, kendini yere göğe sığdıramamalar, diğer herkesi küçümsemeler falan... Sanırsın küçük dağları o yaratmış. Hayır nesin sen? Neydin ne oldun? Kibrinin kaynağı ne? Yürüyen kibirden başka nesin? Tevazu zor olmamalı bu kadar. İnsan insana insanca yaklaşabilmeli, yoksa bu hayatta ne oldun ne kadar büyüdün ne makama geldin neler başardın hepsi hikaye; insan olamadıktan sonra...

-Yaraya Tuz Basma-

     Hepimizin en derininde gün ışığına çıkarmadığı sert kabuklar bağlamış yaraları vardır. Hayatımızdaki en yakınlarımıza bile gözlerimiz dolarak ve kelimeler boğazımızda düğümlenerek anlattığımız yaralardır bunlar. Bir insana yaşatılabilecek en kötü şeylerden biri de bu yaralara tuz basmak,  bu olumsuzlukları yüzüne vurmak ve belki de ona karşı bunları kullanmaktır. Allah herkesi bu kadar kötü niyetli olabilecek insanlardan korusun, bizleri de yeni yaralardan....

Dürüst Olmak Ya Da Olmamak

     Dürüstlüğe çok önem veren birini, ancak hayatına aldığı kişinin ona dürüst olmaması yıkabilir. Canınız öyle bir yanar ki, öyle düğümlenir ki kelimeler boğazınıza, ağzıyla kuş tutsa önemi yoktur artık. Telafisi yoktur o hayal kırıklığının, kırılan güvenin... Ve içinizden geçen tek bir düşünce vardır: hiç hak etmemiş...

-cesaret işi-

      Yazmak, cesaret işi. Fakat yazdıklarını insanlara açmak daha büyük cesaret işi. Çünkü yazdıkların yaralarını yansıtır, düşüncelerini yansıtır, iç dünyanı insanların yargısına açar. Fakat paylaşmamak da yazılan yazıya haksızlık değil midir? Kafamda deli sorular...

-Doğaçlama Yaşamak-

     Doğaçlama yaşamaya bayılıyorum ya... Öyle planlılık falan hiç bana göre değil. Zorunda olmadığım hiçbir şeyde planlar yapıp kendimi kısıtlamam; hiç sevmem bunu da. Bence doğalı da bu değil. Canın o an neyi istiyorsa, ruh halin ve şartlar neye müsaitse o an onu yapmalı. Bence hayatın tadı asıl böyle çıkıyor. Bahsettiğim tamamen plansızlık ya da umursamazlık, amaçsızlık değil. Gerektiği yerde planlama tabi ki yararlıdır. Fakat hayatımızın veya günümüzün tamamı planlıysa bence hayat o noktada çok sıkıcı oluyor. Kafa nereye biz oraya misali, doğaçlama yaşamak benim favorim. Anı yaşamalı, an ne gerektiriyorsa onu yaşamalı. Anı da, tadını sonuna kadar çıkararak yaşamalı.

-Akışta Kalın-

     Bazen "neden" diye sormak da bir işe yaramaz arkadaşlar. Öyledir işte, nedeni nasılı sonucu değiştirmez. Nedenini sorarak işin içinden çıkamazsın her zaman. Bazen çözüm de bulamazsın. Olduğu gibi kabullenmek bazı zamanlarda tek çare olabilir. Kendini akışa bırakmak tek çözüm olabilir. Siz siz olun, akışta kalın.

George Orwell der ki:

"Hiçbir yararı olmayacağını bile bile insan kalmanın çok önemli olduğunu düşünüyorsan, onları yendin demektir."

-saygısızca-

      Herkes kendi işine baksa bu dünya ne kadar güzel bir yer olurdu ya.... Cennet, cennet... Ben anlamıyorum ki neden insanlar başkalarının hayatıyla bu kadar ilgili? Toplumca bayılıyoruz insanların hayatından haberdar olmaya ve de burnumuzu sokmaya. Sosyal medya da buna hizmet ediyor bu yüzyılda. Rahatsız oluyorum bu durumlardan. Birçok insanın da rahatsız olduğundan çok eminim. Özgürlük alanımız kısıtlanıyor. Herkes hayatınız üzerine yorum yapma hakkına sahipmiş gibi görüyor kendini. Ne kadar saygısızca! 

Halide Edib Adıvar - Ateşten Gömlek

“İnsan en çok sevdiklerine ancak en iyi yapabileceği şeyi verebiliyor.” “Bambaşka bir adam, Ayşe’nin yeniden yoğurduğu, şekil verdiği bir adam olmuştum.” “Bu kadını hiçbir şey yerinden sarsamaz.”

YUVA

      10 yıldan fazla süredir yalnız yaşayan, yalnız zaman geçirmeyi seven ve özgürlüğüne düşkün biri olmama rağmen, kendi yaşadığın evin içinde ailenden birileri olmadıkça o evin yuva hissi vermediğini düşünüyorum. Ne zamanki ailenden birileri veya dostların o eve giriyor, anında için ısınıyor. Ev aynı ev, konfor aynı konfor lakin bir şeyler farklı. Evin sana her şeyi senin istediğin şekilde sağlayan son derece rahat bir yer fakat sevdiklerin yanında olmadığı sürece mutluluk ve huzur vermede yetersiz kalabiliyor. Bize sıcaklık veren mekandan ziyade sevdiğimiz insanlarmış demek. Onları hiç kaybetmemek ümidiyle...